Sosyal Medyada Hakaret Suçu
Hakaret suçu TCK’da Şerefe Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenmiştir. Bu suçla korunan hukuki değerin genel anlamda kişinin şeref ve saygınlığı olduğu söylenebilir. Kanun koyucu kişinin manevi değerlerini koruma altına almayı amaçlamıştır.
Belirtelim ki; hakaret suçu, sövmek veya somut fiil veya olgu isnat etmek şeklinde işlenebilir. Bu eylemlerin, bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte olması gerekmektedir. Örneğin, beddua niteliğinde olan “Allah belanı versin” sözlerinin, onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, ağır eleştiri ve beddua niteliğinde olması nedeniyle, hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı hususu Yargıtay içtihatlarında yer almaktadır.
Bu suça ilişkin, fiilin kastettiği neticenin gerçekleşmesi gerekmez, yani mağdur sarfedilen sözlerden üzüntü duymasa da tahkir edici sözün sarf edilmesi yeterli kabul edilmektedir.
Basit hakaret suçu, uzlaşmaya tabi suçlardandır.
Hakaret suçları nedeniyle yapılan yargılamalarda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir.
Diğer şartlar da sağlanıyorsa bu suç bakımından HAGB kararı verilebilecektir. Burda belirtmek gerekir ki HAGB’de manevi zarar kapsam dışındadır.
(Ayrıca bkz. Taraftarların Hakaret veya Tehdit İçeren Sosyal Medya Paylaşımlarından Doğan Sorumluluğu ve Sosyal Medyada Hakaret Suçu ve Cezası)
Hakaret Suçlarında Matufiyet Unsuru
Bu suçun failinin ve mağdurunun “herkes” olabileceği kabul edilmektedir. Fakat mağdur açısından , isnadın belli veya belirlenebilir bir veya birden fazla kişiye yönelmesi gerekmektedir. Kanunun 126. Maddesinde “hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.” ibarelerine yer verilerek, bir kişinin adı soyadı vs. açıkça belirtilmese de matufiyet şartının varlığının kabul edilebileceği açıklanmıştır.
Matufiyet, genel olarak “yönelmiş olmak” şeklinde açıklanabilir. Matufiyet şartı içtihatlarda ; adı, sanı, kimliği belli olmasa da ona yöneldiği konusunda kuşku bırakmayacak şekilde ithamlara, yönelimlere yer veren ifadeler olarak kabul edilmektedir.
Nitekim Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2020/1689 K. Sayılı kararında, “…söz konusu paylaşımı kendisinin yapmadığını ve “…” isimli facebook hesabı ile anılan hesapta paylaşılan resimlerin kendisine ait olmadığını beyan ettiği ancak, “küpek” ifadesinin “köpek” ifadesini çağrıştırdığı ve anılan ifadenin hakaret oluşturup oluşturmayacağı hususu ile şüphelinin savunması doğrultusunda söz konusu ifadenin şüpheli tarafından paylaşılıp paylaşılmadığı hususunun takdirinin mahkemesince yapılmasının gerektiği, mevcut delillerin şüphelinin üzerine atılı suçtan kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu cihetle, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.İncelenen dosyada, şüphelinin ad ve soyadının yazılı olduğu facebook hesabından, müştekinin fotoğrafının bulunduğu bir facebook sayfasının altına yorum yapıldığının anlaşılması karşısında; CMK’nın 170/2. maddesi uyarınca dosyadaki mevcut delillerin şüpheli hakkında hakaret suçunun işlendiği hususunda iddianame düzenlenebilmesi için yeterli şüphe oluşturduğu açıktır. Şüphelinin eyleminin sübut bulup bulmadığı hususu, tüm kanıtların, mahkemece birlikte tartışılıp değerlendirilmesi sonucu belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan açıklamalara göre, şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar ve bu karara itiraz sonucunda verilen itirazın reddine dair mercii kararı hukuka aykırı olduğu’’ şeklinde bir hüküm kurmakla, hakaret ifadesinde mağdurun gerçek ismi bulunmasa bile onun fotoğrafının altına hakaretin gerçekleşmesinde matufiyet şartının gerçekleşmiş olduğuna dikkat çekmiştir.