Haksız Tahrik nedir?
Haksız tahrik, en kısa tabiriyle, Türk Ceza Kanunumuzun 29. maddesinde düzelenmiş bir indirim sebebidir. Kanunumuzda, ‘’cebir, şiddet, korkutma ve tehdit’’ gibi başlıklardan hemen sonra, ceza sorumluluğunu azaltan ve kaldıran bir neden olarak düzenlenmiştir. Haksız tahrik, suçu işleyen kişinin psikolojik durumuna etki eden bir olayın varlığı nedeniyle kusurluğunun azaldığının kabul edilmesi halidir ve kişinin kusurunun bu nedenle azalması, cezasında da azalmaya gidilmesini gerektirecektir. Zira fail, haksız tahrik altında iken içinde bulunduğu hiddetin etkisiyle davranışlarını yönlendirmekte normal bir insana nispetle zorlanmakta, suç işlemekten kendini alıkoyamamaktadır.
Haksız Tahrikin Şartları nelerdir?
1- ‘’ Tahrik, kışkırtma’’ teşkil eden bir fiilin, mağdur tarafından hayata geçirilmesi gerekir.
Türk Dil Kurumu’nun tanımınca, ‘’tahrik’’, ‘’Bir kimseyi, kötü bir iş yapması için harekete geçirme, kışkırtma, yola çıkartma, hareket ettirme, kımıldatma’’ anlamına gelmektedir. Bu tanımdan yola çıkarak, faili suçu işlemeye haksız fiili ile yönlendiren, hareket ettiren, kışkırtan mağdurun haksız tahrikte bulunduğunu söyleyebiliriz.
Şu halde, failin bu suçu işlemesine hiçbir fiiliyle sebep olmamış, faili suçu işlemeye yönlendirmemiş bir mağdur, doğal olarak, faili haksız fiil yoluyla tahrik eden kısmen haksız mağdur kadar korunmayacaktır.
Bir fiilin tahrik edici olup olmadığı, kendisine yöneltilen kişinin kişilik özelliklerine, tahriki gerçekleştiren kişinin durumuna, kişiler arasındaki ilişkiye, zaman ve mekan gibi birçok sebebe bağlı olmak üzere çok değişken ve somut olaylara hastır.
2- Tahrik ya da kışkırtma teşkil eden fiilin, haksız bir fiil olması gerekir.
Şöyle ki: hayata geçirilen davranış, hukuk düzenince tasvip edilmeyen, ‘’haklı olmayan’’ bir davranış olmalıdır. Kişinin hakları doğrultusunda hukuka uygun olarak hayata geçirdiği davranışları haksız tahrik kapsamında değerlendirilemez. Fiilin haksız olması için suç teşkil etmesi gerekmediğini de belirtelim.
3- Fiilin, failde hiddet ya da şiddetli bir elem duygusu uyandırması gerekir.
Yani tahrikin, faili kışkırtması, onu ‘’harekete geçirmesi’’ gerekir.
4- Haksız tahriki oluşturan fiil, hiddet veya şiddetli elem ve işlenen suç arasında nedensellik bağının bulunması gerekir.
İşlenen suç, içinde bulunulan ve mağdur tarafından hayata geçirilen haksız fiil sebebiyle, içinde bulunulan elem veya öfke kapsamında işlenmelidir. Böyle bir düzenlemenin mevcudiyetinin nedeni, failin, bahsi geçen suçu, mağdurun haksız fiilinin kendisinde uyandırdığı acı/elem/ öfke gibi duyguların baskısı altında işlemesidir. Zira yukarıda da bahsedildiği gibi bu halde, failin suç işlemekteki ana motivasyonu/itici gücü esasında mağdurun haksız fiilidir. Mağdurun haksız tahriki olmasaydı kişinin o suçu işleme iradesinden söz edemiyorsak, burada haksız bir fiil de var ise failin cezasında indirime gidilmelidir.
Haksız Tahrik Altında İşlenen Suçun İndirimi Ne Kadar Olacaktır?
Madde uyarınca, haksız bir fiilin birey üzerinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli acının etkisi altındayken bir suç işleyen kimse aleyhine hükmedilecek hapis cezasının,
- Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla kadar;
- Müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar;
- Ağırlaştırılmış müebbet ya da müebbet hapis cezası halleri dışındaki diğer hallerde verilecek ceza yerine dörtte birinden dörtte üçüne kadar;
indirilmesi öngörülmüştür.
Haksız tahrik altında işlenen hangi suça dair indirimin, hangi oranda yapılacağı, doğal olarak kanunda her suç için ayrı ayrı düzenlenmemiştir.
Bununla birlikte haksız tahrikin ‘’ Genel Hükümler’’ başlığı altında düzenlenmesi, kanun koyucunun haksız tahrike ilişkin indirimin ayrım yapılmadan tüm suçlar bakımından uygulanabileceği iradesini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda söyleyebilir ki, netice sebebiyle ağırlaşmış suçlarda da, tasarlayarak öldürme suçunda da, kurumun niteliğine uygun düştüğü ölçüde haksız tahrik indirimi uygulanabilir.
Bu noktada değinilmelidir ki, öç almak şeklinde beliren kan gütme saiki ile adam öldürme suçu, töre saikiyle öldürme suçu, 6132 s. Kanuna muhalefet suçu, cinsel saldırı ve yağma suçu gibi ağır suçlar, Yargıtay’ın verdiği kararlar ışığında, yapısı ve niteliği gereği haksız tahrik indirimine konu olamaz.
Uygulanacak İndirim Oranının Takdiri
Bu halde indirim oranının hakimin takdir yetkisine bırakıldığını görmekteyiz. Bu durumda mağdurun haksız fiilinin failde yol açtığı hiddet ya da şiddetli kederin takdiri, hakimce yapılacaktır. İndirimin yapılabilmesi için haksız fiilin, her şeyden önce şiddetli elem ya da hiddete sebebiyet verebilecek ağırlıkta olması aranır. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi, ‘’şiddetli elem’’ yahut ‘’hiddet/öfke’’ meydana getirebilecek ağırlıkta olmayan fiiller, dolayısıyla indirim sebebi de olamaz. Yerel mahkemenin haksız tahrik kapsamında yaptığım indirim oranı, Yargıtay denetimine tabidir. Zira elbette bu indirim, kanunun ruhuna ve koruduğu hukuki değerlere aykırı olmamalıdır. Örneğin Yargıtay, 1. CD, 05.12.2006 tarihli bir kararında (5457), 11 yıl önce işlenen bir haksız fiilin, haksız tahrik kapsamında değerlendirilip maksimum oranda indirime konu edilmesini, yasaya aykırı bulmuştur.
Diğer bir Yargıtay kararında, ‘’Kadın garsonun kendisinden bira ısmarlaması teklifinde bulunması sonucunda kadın garsona yumrukla vurup dudağını patlatan ve dişinin sallanmasına sebep olan sanığın, bundan sonra diğer garsonların kendisine saldırması üzerine ateş edip maktülü sırtından vurması olayında basit tahrikin kabul edilmesi gerekirken azami indirim oranı tatbiki, yasaya aykırıdır.’’ şeklinde hüküm vermekle, yapılacak indirimin takdirinin mağdurun haksız tahriki ile orantılı olması gerektiğine dikkat çekilmiş, ölçülülük ilkesine vurgu yapılmıştır. (Yargıtay 1. CD 04.07.2006, 9675)
Özel Tahrik Halleri
Yukarıda da değindiğimiz gibi tahrik, kanunumuzda her bir suç için ayrı ayrı düzenlenmemekle birlikte, bazı hallerde, bazı suçlar için özel tahrik düzenlemeleri yapılmıştır. Bu düzenlemelerin varlığı halinde TCK 29. maddesinde düzelenmiş olan haksız tahrik değil, düzenlemeye konu maddenin öngördüğü şekilde bir indirime gidilecektir. Özel tahrik halleri, TCK m. 29 ile birlikte uygulanıp iki kez indirime gidilemez. (Y. 4. CD 27.02.1979, 898)
Bu hallere örnek olarak hakaret suçunun haksız bir fiile ya da kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesini verebiliriz. Nitekim TCK m.129’de düzenlenen ‘’Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret’’ suçu uyarınca, hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
Haksız Tahrik ve Meşru Savunmanın Farkı Nedir?
Meşru savunma, gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarlanacağı kesin olan haksız bir saldırıyı o anki hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiiller kapsamında işlenen haksız sayılabilecek fiilleri, hukuk düzeninde uygun hale getiren düzenlemedir. Dikkat edilmelidir ki meşru savunmada saldırı henüz sona ermemiş, halen devam etmektedir; haksız tahrikte ise haksız fiil sona ermiştir, burada bir savunma hali yoktur. Ayrıca meşru savunmanın kabulü halinde eylem, haksızlık içeriyor dahi olsa hukuka uygun sayılır; buna rağmen haksız tahrikte fiilin haksızlığı devam eder, yalnızca cezasında indirime gidilmektedir.
Kanun Koyucu Haksız Tahrik Müessesini Niçin Düzenlemiştir?
Anayasa Mahkemesi, 19.02.2009 tarihli bir kararında, ‘’ Yasanın genel gerekçesinde de ifade edildiği gibi, toplum savunmasını hiçbir suretle tehlikeye sokmaksızın insancıl yaklaşımı vurgulamak ve suçlunun toplumla barışık hale getirilmesini cezanın temel amacı olarak göz önünde bulundurmak ilkesini tercih eden yasa koyucu, bu ilkenin temel gereği olarak suçlunun yeniden sosyalleşmesini ve uygun bir iyileştirmeye tabi tutularak toplumla yeniden bütünleşmesini sağlamak için itiraz konusu kuralda, haksız tahriki ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak kabul etmiş ve haksız tahrik altında suç işleyenlerin cezasından, maruz kaldıkları tahrikin derecesine göre belli indirimler öngörmüştür’’ şeklinde bir hüküm kurmakla, bu müessesenin yaratılma nedeninin suçlunun toplumla barışık hale gelmesi, deyim yerindeyse ıslah amacının olduğunu kabul etmiştir. Bilindiği gibi cezalara yaptırımının amacı aslında, suç işlenmesini önlemek, suç işlenmiş ise yeniden işlenmemesi için uygun ortamı yaratmak ve en nihayetinde suçluyu topluma kazandırmaktır.