Tüketicilere düzenlenen senetler için 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri gereğince bazı şartlar öngörülmüştür. Bu şartları taşımayan senetlere dayalı olarak başlatılan icra takiplerine karşı menfi tespit davası açılabilir.
İcra hukukuyla ilgili Haline Münasip Evin Haczedilmezliği (Meskeniyet Şikayeti) isimli yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Tüketici Senetlerinin Şekli
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un mad. 4/5 hükmünde anıldığı üzere “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir” şeklinde emredici bir hükme yer verilmiştir.
Madde hükmünden anlaşılacağı üzere tüketici senetleri nama yazılı olarak düzenlenebilecektir. Buna göre emre düzenlenen tüketici senetleri geçersiz olacaktır.
Yine madde hükmüne bakıldığında tüketici senetlerinin, her bir taksit için ayrı ayrı düzenlenmesi gerektiği düzenlenmiştir. Buna göre yine taksit yapıldığı halde borcun tamamı için düzenlenen tek senetler geçersiz olacaktır.
Uygulamada tüketiciler alışveriş yaptıkları yerlerden borçları karşılığı senet imzalamakta ve bu senetler genelde hatalı olarak emre düzenlenmektedir. Anı zamanda tüketiciye taksitli satış yapıldığı halde tek bir senet düzenlenmektedir. Bu senetler karşılığında ise ödenmeyen borç için firmalar tarafından tüketiciye karşı icra takipleri başlatılmaktadır. Buna karşı tüketici senedinin geçersizliği ile tüketiciler menfi tespit davası açabilecektir.
Menfi Tespit Davası
Menfi Tespit Davası, borçlunun borçlu olmadığının tespitini istediği bir dava türüdür.
Bu davada ispat yükü davacıdadır.
Borçlunun ödeme emrine itiraz etmemiş olması bu davayı açmasına engel değildir.
Menfi tespit davasına özgü hak düşürücü veya zamanaşımı süresi yoktur.
Hukuka aykırı düzenlenen tüketici senetleri üzerinden başlatılan icra takipleri için borçlu tüketiciler menfi tespit davası açarak icra takibini durdurabilir.
Eğer alacaklının kötü niyetli olduğu ispatlanırsa talep üzerine alacaklı tazminata da mahkum edilebilecektir.
Konuya İlişkin Yargıtay Kararları
“Dava, davacının konut satımına ilişkin imzalanan sözleşme nedeniyle müteahhüt firmaya teslim ettiği ve ciro yoluyla davalı bankanın eline geçen emre yazılı senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 4/5.maddesi ; ”Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir. ” şeklindedir. Kanunun bu maddesi gereğince nama yazılı olarak düzenlenmeyen dava konusu senetlerin tüketici yönünden geçersiz olduğu sabittir.” ( Yargıtay 13.Hukuk Dairesi Esas: 2017/ 6874 Karar: 2020 / 3672 K.T: 04.05.2020 )
“Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davalının davacı ile yapmış olduğu servis hizmet sözleşmesinin Tüketici Kanunu’na göre yazılı şekilde yapılmadığı, bu sebeple davaya konu senedin de 6502 sayılı yasanın 4/2 maddesi uyarınca geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile senedin iptaline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve 6502 sayılı yasanın 4. maddesinin 5. fıkrasının ”Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” hükmünü haiz olmasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” ( Yargıtay 11.Hukuk Dairesi E: 2017/ 1006K: 2018 / 6570 )
